Atriyal Fibrilasyon: Riskler, Tedavi ve PFA Yöntemi

Atriyal Fibrilasyon: Kalpteki Hayati Tehlike

Kalpte en sık rastlanan ritim bozukluğu olan “atriyal fibrilasyon”, kalbin kulakçıkları arasında ritim bozukluğu sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu hastalık, kalp atımlarında hızlanma ve düzensizlik ile kendini gösterir ve zamanla ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Toplumda %1-2 oranında görülen atriyal fibrilasyon, özellikle yaş ilerledikçe artan bir sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. 2020 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 50 milyon atriyal fibrilasyon hastası olduğu tahmin edilmektedir.

Atriyal fibrilasyonun en önemli risklerinden biri, kalpte pıhtı oluşumuna yol açarak inme gibi felç durumlarına neden olabilmesidir. Ayrıca bu durum kalp büyümesi ve yetersizliğine de yol açabilir. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, nabız düzensizliği, nefes darlığı ve çarpıntının bu hastalığın belirgin sinyalleri olduğunu vurgulayarak, “Minimal hareketle kalp hızının artması ve hastaların yürümekte zorlanması tipik bulgulardandır. Ancak atriyal fibrilasyon, hastaların %10-15’inde sessiz seyredebildiğinden, tanı konulması gecikebiliyor. Bu nedenle özellikle 50 yaşından itibaren rutin kardiyoloji muayenesi yaptırmak son derece önemlidir.” demektedir.

Erken Tanı ve Tedavi İle Riskler Azaltılabilir

Erken tanı ve tedavi ile felç ve kalp yetmezliği riskleri azaltılabilir, hatta tamamen ortadan kaldırılabilir. Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, atriyal fibrilasyonun tedavisinde son yıllarda öne çıkan PFA (Pulsed Field Ablasyon) yönteminin önemine dikkat çekmektedir. “Ritim bozukluğunu tetikleyen odakların ortadan kaldırılmasına yönelik uygulanan bu yöntem, çevre dokulara zarar vermemekle birlikte, tedaviye bağlı oluşabilecek ciddi komplikasyonları önleme ve işlem süresini kısaltma gibi önemli avantajlar sunmaktadır.” ifadelerini kullanmaktadır.

Kalpte Pıhtı Oluşumu: En Önemli Risk

Normalde kalbimiz bir dakikada 60-100 atım arasında çalışırken, atriyal fibrilasyon durumunda bu sayı 120-150’ye kadar yükselebilir. Bu durumun en önemli tehlikesi, ‘kalpte pıhtı’ oluşumudur. Kalp kulakçıklarının düzgün kasılamaması, kalp içinde pıhtı oluşumuna yol açabilir ve bu pıhtının beyne ulaşmasıyla felç riski artar. Atriyal fibrilasyon hastalarının inme riski, normal popülasyona göre 5 kat daha fazladır. Ayrıca bu hastalığın süresi uzadıkça, kalpte yapısal bozukluklar meydana gelir ve bu da kalp yetersizliğine yol açabilir.

Tedavi Yöntemleri ve PFA’nın Avantajları

Atriyal fibrilasyon günümüzde etkin bir şekilde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavinin temel amacı kalp ritmini normale döndürmek ve pıhtı oluşum riskini azaltmaktır. Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, tedavi yöntemleri arasında pıhtı riskinin kan sulandırıcı ilaçlarla azaltıldığını belirtmektedir. Ritmi normale döndürmek için ise ritim bozukluğuna yönelik ilaçlar, kalbin elektriksel şoklaması ve ablasyon yöntemleri kullanılmaktadır. Isı bazlı ablasyon yöntemleri; kriyobalon ile dondurma ve radyofrekans ile ısıtma esasına dayanarak uygulanmaktadır. Yeni geliştirilen teknoloji olan PFA (Pulsed Field Ablasyon) ise dikkat çekmektedir.

PFA Yöntemi: Hızlı ve Etkili Tedavi

PFA (Pulsed Field Ablasyon) yöntemi, ritim bozukluğunu tetikleyen odakların ortadan kaldırılmasına yönelik yeni bir ablasyon tekniğidir. Bu yöntem, yüksek frekanslı ve kısa süreli yüksek enerji uygulamalarıyla etkili olmaktadır ve 2021 yılında dünya genelinde ilk kez uygulanmaya başlanmıştır. Prof. Dr. Duhan Fatih Bayrak, PFA yönteminin hastalara sağladığı önemli yararları şöyle açıklamaktadır: “Bu yöntem, hastaların sadece bir gece hastanede kalmasını gerektiriyor.”

İşlem Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

PFA yöntemi genel anestezi veya derin sedasyon altında uygulanmakta ve hastanın girişimi hatırlamayacağı veya hissetmeyeceği şekilde gerçekleştirilmektedir. İşlem sonrasında hastaların dikkat etmesi gereken bazı kurallar bulunmaktadır:

  • Yüksek tansiyon, diyabet ve uyku apnesi gibi hastalıkların uygun şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşır.
  • İşlem sonrasında kan sulandırıcı ilaçların en az 2 ay, ritim bozukluğu ilaçlarının ise yaklaşık 3 ay boyunca kullanılması gerekmektedir.
  • İşlem kasıktan yapıldığı için bir hafta süreyle spor yapılmamalı, ıkınmayı gerektiren işlerden uzak durulmalıdır.
  • İlk günlerde araç kullanılmamalıdır.
  • Düzenli ve orta şiddette egzersiz yapılmalı, alkol tüketimi kısıtlanmalı ve kilo verilmesi önerilmektedir.

Sonuç olarak, atriyal fibrilasyon tedavisinde erken tanı ve uygun yöntemlerle hastaların yaşam kalitesinin artırılması mümkündür.

Yorum yapın